24 Mart 2013 Pazar

Pazarrrrrrrrrrr

Bugün saçma sapan bir gündü.Ben temizlik yaptım onlar kendi kendilerine oyalandılar.



 

Tım Burton'un filmlerine taktılar bu günlerde.Aslında bu ilginin sebebi biraz da Johnny Depp'e olan sevgileri.Bugün Charlie'nin Çikolata Fabrikası'nı iki kere izlediler yokluğumu fırsat bilip.


 

Cumadan başladı tatilimiz yine.Boşuna mart kapıdan baktırır dememişler.Hava çok soğuktu;ama parkta oynamak istediler.





 
 
Sonra yağmur başlayınca alışveriş merkezlerini sevmememize rağmen Capitol'e gitmek zorunda kaldık.



Bu aralar bilim kitabı istiyorum diyor sürekli.Moda tasarımcısı ve kaşif olacakmış.Şapkasını takıp keşfe çıkacakmış.
 
Cumartesi Akbank Sanat'ta dans atölyesi vardı.





Enerjisini atar dedim ama Çağın Duru utandığını söyledi.Şaşırdım.Ablasının söylediğini duyunca yoo hiç utanmadım dedi.

Atölyeye aileleri almıyorlar.Önce üzüldüm sonra Beyoğlu'nun arka sokalarına dalmanın keyfini yaşadım.Cihangir'den girdim Beyoğlu'ndan çıktım.İlginç şeyler müzesi gibi arka sokaklar.Bir dahaki sefere bizimkileri de götüreceğim.
Özellikle bu dükkana bayılacaklar.Kapalı olduğu için gezemedim.İçerisi eski oyuncaklarla dolu.Oyuncak Müzesi'ni hatırlattı bana.Orada dokunamadıkları oyuncaklara burada dokunabilirler.
 



 

 
 
Dönüşte üzücü bir olay yaşadık.Metroda yürüyen merdivenlerde önce sarhoş sandığım sonra dengesini sağlayamadığını anladığım yaşlı bir amca neredeyse merdivenlerden aşağı dşüyordu.Neyse ki genç bir çocuk tuttu.Çok korktuk.Bunun üzerine ben de çocuklara Çağın Duru'ya hamileyken bunun gibi bir olay yaşadığımı anlattım.Yürüyen merdivenlerden inerken birden merdivenin durduğunu neredeyse düşeceğimi inince gidip görevlilere kızdığımı söyledim.Çağın Duru bana mı hamileydin derken Tuğra da anne ben neredeydim babamın karnında mı diye  sorunca vapur boyunca güldüm.Oğlum olur mu öyle şey diye izah etmeye çalıştım ama nafile ben neden yaşamıyorum diye başladı ağlamaya.Bumunla ilgili kitabımızı defalarca okuduk ;ama kendisinden önce üç kişilik bir aile olduğumuzu kabul etmiyor.Neyse ben dakikalarca güldüm.


17 Mart 2013 Pazar

İSTANBUL GÜNLÜĞÜ





 



 
İSTANBUL GÜNLÜĞÜ
 

Cumartesi günü Akbank Sanat'ta yaratıca drama atölyesi vardı.Bizimkiler çok seviyor böyle faaliyetleri.İstediğim keyif dolu dakikalar geçirmeleri.Sadece o havayı solumaları bile büyük bir şans.Benim yetiştiğim şehirde küçüçük bir sinema salonundan başka hiçbir şey yoktu.Onlar şimdiden gördüler pek çok şeyi.



Girmeden önce böyleydi

Çıktıktan sonra böyle
 
Çıktıktan sonra dakikalarca güldü.Nasıl geçtiğini sorduğumda gülmekten cevap veremedi bir süre.Eskiden çok çekingendi.Bu faaliyetler sayesine yavaş yavaş üzerinden atıyor çekingenliğini.
 
Oğlumun yaşı yine sorun olacaktı neredeyse; tiyatrocu olarak tanıdığım ama ismini bilmediğim sonradan Özdemir Çiftçioğlu olduğunu öğrendiğim eğitmenleri onun bütün çocuklardan önce koşup sandalye kaptığını görünce sorun olmayacağını söyledi.Ali Poyrazoğlu tiyatrosunda oynuyormuş.Biraz daha büyüyünce oraya da gitmenin sözünü verdik.

Böyle sanatçılarla aynı ortamda olmaları çok hoş
Akşam üzeri klasik müzik atölyesi vardı.Bu atölyeyi Çağın Duru çok istedi.

Vivaldi,Mozart.Chopın,Beethoven...




Baktı


Tuttu



 
Yapıştı

13 Mart 2013 Çarşamba

İstanbul Günlüğü


 
İSTANBUL GÜNLÜĞÜ
 

Taksim'e gitmenin pratik bir yolunu bulduğumuzdan beri bir ayağımız Kadıköy'de bir ayağımız Beyoğlu'nda.Aslında kırkayak gibiyiz.Ayağımızın her biri bir yerde.İstanbul kıymetini bilen için gerçekten tam bir kültür şehri.Büyükşehir Belediyesinin tiyatroları,özel tiyatrolar,Akbank Sanat,YK Kültür Sanat,atölyeler,kütphaneler,kitapçılar...Biz çok keyif alıyoruz buralarda.Gittiğimiz tiyatroların birinde yedi yaşındaki oğlunu ilk defa tiyatroya getirdiğini söyleyen anneyi duyunca çok şaşırmıştım.istanbul'da olup da onca yıl nimetlerinden faydalanmamak...Bizimkiler ilk kez Adana'da gitmişti tiyatroya.Çağın Duru üç,Tuğra iki yaşındaydı.Sonuna kadar izleyip izlemeyeceğinden emin olamadığım oğlum oyun sonunda bitti diye ağlamıştı.Hala devam eder aynı alışkanlık.Cuma günü Üsküdar Kerem Yılmazer sahnesinde Üç Kardeş ve Muhteşem Kurt adlı kukla oyunu vardı.Bizimkiler kukla oyununu çok seviyor.Kukla oyunları içine en çok Haldun Taner'de izlediğimiz Cambazhane'yi beğenmiştik.



En çok kurt karakterini sevmiş.Adını soranlara öcü diye cevap veren garip bir oğlum var.
 
 
Tiyatrodan sonra Koşuyolu'nda keşfettiğimiz parka gittik.Kadıköy halk evi.Belediyeye ait olduğu için fiyatlar çok uygun.Bahçesi de çok güzel.Bizimkiler orada saatlerce oynadı.
Yolda gördüğümüz köpeğe bayıldık.Ne zamandır köpek istiyorlar.Prensesimin okulda yazdırdığı dilek kağıdında bir köpeğinin olması yazıyordu.Onlara evin dışında çok fazla zaman geçirdiğimizi o yüzden şimdilik alamayacağımızı söyledim.Cevapları hazır.''Onu da yanımızda taşırız.''
 



Kız elimi tut kaldırayım dedi ama bizimki efe umursamadı bile.

               Cumartesi günü Beyoğlu'nda bulunan Yapı Kredi Kültür Sanat'ta ''Babaannem Kime Benziyor'' adlı kitabın okuma ve canlandırma atölyesi vardı.Bizimkiler bu kitabı çok seviyor istisnasız her gece okutuyorlar.Oğluşum kitabı göremezse anne anneannem kime benziyor nerede diye soruyor.Kızım da her defasında düzeltiyor.Babaannem Kime Benziyooooorrrr...

Martı simit sevdası


Çocuk olmak vardı

Vapurda tost keyfi

Yapıkredi Sanat'a vardığımızda çok hoş bir sürpriz bekliyordu bizi.


''Yaşamak şakaya gelmez büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela,yani,yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,yani,bütün işin gücün yaşamak olacak.'' Kendim için de bir şeyler yakalayabilmenin keyfiyle bizimkiler kadar şendim.




 
Atölye saati geldiğinde ufak çaplı bir kriz yaşandı.Yol boyunca beş yaşın altındakileri almadıkları için ablasını beklerken gidip kitap alarak vakit geçirebileceğimizi söyleyerek ikna ettiğimi sandığım oğlum atölye başlayınca ''Ya beni de alsınlar ya ablamı da bıraksınlar'' diyerek ortalığı ayağa kaldırdı.Beş yaşın altındakilerin durmadığını söyleyen bayan görevliye bu tarz etkinliklere alışkın olduğunu ayrıca bu kitabı hergn okuduğumuzu söylesem de nafile kapının dışında kaldı bizimki;ama yılmadı.Kapıyı aralayarak gözyaşları içinde içeriyi izlediğini gören Çiğdem Odabaşı sonunda içeriye aldı kuzucuğumu.Getirmekle hata yaptığımı düşünerek vicdan azabı çekmeye başlayan yüreciğime de su serpti .Kapı aralığından izleme sırası da bana geldi böylece.Çok keyif aldı bizimkiler.Neyse ki mutlu sonla bitti.Atölyeden sonra Akbank Sanat'ta ''İçerisi Dışarısı'' adlı tiyatro oyunu vardı.Bizim bu oyunu ikinci izleyişimiz.Tam üç senedir çocuk tiyatrosuna gidiyoruz ama izlediğimiz en güzel oyundu.

İçerisi dışarısı olmuş, dışarısı da içerisi.O zaman nerede başlayıp nerede bitiyor bu hikaye?Havada mı?Karada mı?
Yoksa denizde mi?Siz sadece o yeri hayal edin gerisi kolay...



                                      E kitap almadan olur mu hiç?

 
Bunlar Yapı Kredi Yayınlarından aldıklarımız

Bunlar Alkım Kitabevi'nden
                 Kıymetini bilen için kültür cenneti İSTANBULUM