14 Ocak 2012 Cumartesi

İlk kar düştü üstlerine.


Planımız akşamdan yapılmıştı.Babamız arabayı servise götürecek biz Oyuncak Müzesi'ni ziyaret edecektik.Sabah kalktık bir de ne görelim.Babamız hava kötü diye uyandırmaya kıyamamış ve bizi ekmiş.Ne yani araba yok,hava kötü diye planımızdan vaz mı geçelim.Kurallar ve kalıplar içinde sıkışıp kalmak tabiatımda yok.Kötü havaya,soğuğa ve gri renge yenilmek niyetinde de değilim.Kaptığım gibi iki böceğimi düştüm İstanbul yoluna.Ondan sonra başladı bütün macera.Yolda bir de ne görelim lapa lapa yağan kar.Kar aşkıyla yanıp tutuşan ve karın ne zaman yağacağını soran böceklerimi zor tuttum yol boyunca.Oyuncak Müzesi diye düştük ;ama yolda karı görünce rotayı değiştirdik ve kardan bir adım bile uzaklaşmamaya karar verdik.Benim yerimde başkası olsa'' Deli misin bu havada çocuk dışarı çıkarılır mı? ''derdi.Kimbilir sanırım biraz dedilik ,biraz çılgınlık var damarlarımda.Ne yani çocuklarımız kapalı ortamlarda aldıkları mikroplu havayla hasta olmu yor mu?Varsın açık havada kar altında,mutluluktan hasta olsunlar dediiiimm ve attım iki böceğimi kar altına.Onlar mutluluktan çıldırdı benim üzerimdeki bütün yük kalktı.

Karı daha iyi hissedebilmek için bere ve eldiven takmayı raddeden çocuklarım var.Ne çok benziyorlar bana.
Abba bekleeeeeeee.
Onlar güldü bütün yorgunluğum karla eriyip gitti.
Kitapçıya gitmeden olmaz.
Asıl mutluluk bu
Ve de bu
Anne ben de seni çekeceğim.
Son zamanlarda yaşadığım en güzel gündü.Ne iyi yapmış da soğuktan,yoldan yılmamışım.İlerleyen saatlerde babamız da bize katıldı.Böylece eve gidişimiz de kolay oldu.Unutulmazlar listesine ekledim bu günü.Onlar için bir ilkti.Onlarla bugünü yaşayan benim için de.

4 Ocak 2012 Çarşamba

Dinlenmek mi o da ne?


Bugün dersim on ikide bitti.Öğretmenler odasından çıkarken bir arkadaşım :''Oh hayat sana güzel .''dedi.İçimden evde beni bekleyen iki böceği bilseydin dedim.Şaka bir yana gerçekten ne kadar yorulursam yorulayım hayat bana güzel.Babalarının evde olmasını fırsat bilip göndermedim kreşe bugün.Dersim erken bittiği için beraber vakit geçirmek istedim.Kapıyı açar açmaz üstüme atladılar ve gün ondan sonra başladı.Okuldaki yorgunluk ne ki.
Önce korsan olduk
Güldükleri benim.Anne korsan...


Kitaplardan oluşan hazineyi ele geçirdik.
Sonra da okuduk.
Yetmedi
Resim yaptık


O da yetmedi

Puzzle yaptık

Ve final
Öğlen on ikiden akşam on ikiye.Dinlenmek mi o da ne?

2 Ocak 2012 Pazartesi

2011'in son günü.

En çok tahta kulübe keyif verdi.
Anneeeeeeeeeeeeeeee

Adana'da birkaç ay sonra çıkacak tayinimizden habersiz karşıladığımız 2011'i İstanbul'da hayatın bize hangi sürprizleri hazırladığından habersiz yolcu ettik.Yılbaşı,bayram gibi zorlama günler nedense gitgide önemini kaybetmekte benim için.Kendini bir eğlence  mekanına atıp tepinmek de,ev de televzyon başında önceden hazırlanmış paket programlar izlemek de bana göre değil.Bütün bir yıl büyük ikramiye bana çıksın deyip piyango bileti almayanlardanım ben.Kreşte düşüp alnını yaralayan oğlumun verdiği acı da eklenince duygulara attık kendimizi İstanbul sokaklarına.Madem amaç mutlu girmek ve sonrasındaki seneyi mutlu geçirmek keyif alacağımız havayı solumak istedik ailecek.Böyle üstünkörü yazıp söylüyorum ama kreş kazası alıp götürmüştü içimizdeki tüm neşeyi.Taşı toprağı altın değil ama yine de başka bir havası var İstanbulu'un.Keyif veriyor...Önce ne zamandır gitmek istediğimiz İyi Cüceler adlı çocuk kitapçısını ziyaret ettik.Çocuklar için eğlenceli,keyifli bir mekan.Pek çok ayrıntı düşünülmüş.Bizimkiler en çok tahta kulübeyi ve kitap okuma köşesini sevdiler. Kendi kitaplarını seçip okudular.

Yüksek sesle ve keyifle okudular.
Kitaplar arsındaki özgürlük hoşlarına gitti.


                Benim için ise eksik birşeyler vardı.Sanırım kitap seçerken sıcak bir ses aradı kulaklarım.Sevil'i andım içten içe.Çocuklar çok eğlendi yine de.Ne zamandır aradığımız keyifli kitaplar ekledik kitaplığımıza.Güzeldi...      
Mutlu yıllar

Maceramız bitmedi yola devam. Tuğra ne zamandır elinde forması bahçe,bahçe diye başımın etini yiyordu.Sarı lacivert renkler ziyaret edildi.Çocuklar mutluluktan coştu.Kadıköy'e gelip de Koza'ya uğramamak olmaz.
Çok seviyoruz biz bu aileyi.Sıcaklıkları bambaşka.
Koza'dan Oğuz Abi'mizin hediye ettiği oyuncakları
Çocukluğumuzu hatırlatacak keyifli hatıraları aldık.Ahşap oyuncak olmazsa olmazı olmalı çocuklarımızın.
Yeni yıla böyle girdik biz.Keyifle bol oksijen alarak.Kendini kapalı mekanlara kapatanlara inat.Macera bitmedi.Devam edecek ama ben yoruldum.Arkası yarın.